O bir sevgi şairi… Yediden yetmişe herkesi kucaklayan gül kokulu bir yürek… EĞİTİMCİ, ŞAİR - YAZAR ALİ ÖZKANLI İLE RÖPORTAJ

Soru: Okuyucularımız için kendinizi bizlere tanıtır mısınız?

Cevap: 1956 yılında Kayseri’de dünyaya geldim. İlk, orta ve yüksek öğrenimini Kayseri’de tamamladım. 1979 yılında öğretmenlik hayatına başladım.

Yurdumuzun değişik bölgelerinde (Ordu-Merkez, Diyarbakır-Silvan, Ankara-Çubuk, Kayseri-Pınarbaşı ve Kayseri-Melikgazi ilçelerindeki İlköğretim okullarında) 15 yıl sınıf öğretmenliği, 10 yıl Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi öğretmenliği yaptım. 2004 yılında emekli oldum.

Çeşitli sivil toplum örgütleri ve gönüllü kültür teşekküllerinde eğitimle ilgili görev yapmaktayım. Dergi ve site yazıları, seminer, radyo ve televizyon programlarıyla çalışmalarıma devam etmekteyim.

TYB Kayseri Şubesi Denetim Kurulu Üyeliği, ART FM Yayın Kurulu Başkanlığını yürütmekteyim. Evli, iki çocuk babasıyım.

Gsm: 0 506 503 53 41 Art Fm: 0 352 222 82 92 Faks: 0 352 232 39 29
e- mail: aliozkanli@hotmail.com  
Facebook: Ali Özkanlı - Özkanlı Ali  
Elini Ver Öğretmenim -  Sevgi Bahçesi 
Soru: Kültür ve sanat hayatınızın başlangıç noktası neresidir?
Cevap: Gençlik yıllarında her genç gibi şiir yazdım. Ara sıra gönlümden satırlara düşen denemeler de olmuyor değildi. Mesleğimden dolayı öğrencilerime daha çok faydalı olmam için çok okumam gerektiğine inanıyordum. Bu yüzden haftada en az 5–6 kitap okuyordum. İlkokul yıllarından beri okumaya düşkünlüğüm vardı. Sınıfımızın Kitaplık Kolu Başkanıydım. Öğretmenliğim süresince çok okuyor ve okuduklarımdan özetler çıkararak öğrencilerimle bu bilgileri paylaşıyordum.
1993 yılında bir meslektaşımın Anadolu ve Fen Liselerine hazırlanan öğrenciler için hazırlanmak istenen kitabın Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi bölümünü yazmam teklifi üzerine araştırmalarıma ve okumaya daha da hız verdim. Ve kitap çalışmasına başladım. 4.5. sınıflar için yazmam istenen bu çalışmayla bir anda kendimi yazım hayatının içinde buldum diyebilirim.
Soru: Kültür ve sanat hayatınızın dönüm noktası sizce neresidir?
Cevap: Kitap çalışması sonucu zihnimde daha çok yazmam gerektiği fikri oluştu. Yazma arzum kamçılanmıştı adeta. Burhan Dinçbal İlköğretim Okulu Türkçe öğretmeni Sayın Ayhan ÖZDEMİR ve öğrencilerimizle bir yayın kurulu oluşturduk. Şu an halen yayını devam eden “Bal Çocuk” dergisini 2001 yılında çıkardık. Ve ilk sayıyla dergicilik serüvenimiz de başlamış oldu. Emekli olana kadar bu ekiple 6 sayıyı beraberce çıkardık.
Daha sonra İlkadım, Altınoluk, Yeni Dünya, Somuncu Baba vb. dergilerde yazı ve şiirlerim yayınlandı. “Bal Çocuk” dergisi sanat hayatımın dönüm noktasıdır diyebilirim.
Soru: Eserleriniz hakkında bizlere kısaca bilgiler verir misiniz?
            Eserlerim:
1.    Gönül Bahçem -  Şiir - Laçin Yayınları - 2003
2.    Beni de Götür - Şiir - Geçit Yayınları - 2005
3.    Elini Ver Öğretmenim - Eğitim - Yayına Hazır
4.    Gülistan Çiçekleri - Eğitim - Yayına Hazır
5.    Yüreğime Kor Düştü - Şiir  - Yayına Hazır
6.    Gül Kokulu Çocuklar - Çocuk Şiirleri - Yayına Hazır
7.    Güllerin Sultanısın - Peygamber Şiirleri - Yayına Hazır
8.    Söz Uçar Yazı Kalır - Makaleler - Denemeler - Yayına Hazır
Antolojiler:
 Erciyes Şiirleri Antolojisi “Bir Sevdadır Erciyes” 2010
 Edebiyat Defteri Antolojisi “Şemsiye” 2010
 Sende Yaz Antolojisi “Aşka Söz Verdik” 2010
 “Üşüyorum” Şiir Güldestesi Antolojisi 2010
 Sende Yaz Antolojisi “Aşka Söz Verdik-2” 2011
 “Kapadokya” Şiir Şöleni 2011
 Sende Yaz Antolojisi “Aşka Söz Verdik-3” 2012 

Soru: Aldığınız ödüller nelerdir? Hangi kurumlara üyelikleriniz vardır?

Ödüllerim:
·         Kayserispor Kulübü 1979 - Şilt
·         Diyarbakır - Silvan Yılın Öğretmeni - 1985
·         1 Derece Terfi - Takdirnameler ve Teşekkürler 1983–2004
·         Burhan Dinçbal İlköğretim Okulu Aile Birliği 2002 - Şilt
·         Burhan Dinçbal İlköğretim Okulu Koruma Derneği 2004 - Şilt
·         Eğitimciler Birliği Sendikası 2004 - Şilt
·         Kılıçaslan Anadolu ve Fen Lisesi 2011 - Şilt

Üyeliklerim:
·      TYB (Türkiye Yazarlar Birliği) Kayseri Denetim Kurulu Üyesi
·      ART FM (Anadolu Radyo Televizyonu) Yayın Kurulu Başkanı
·      HGSK (Hayat Gençlik ve Spor Kulübü) Başkan Yardımcısı
·      KİMDER ( Kayseri İmam - Hatip Mezunları Derneği) Üyesi
·      ENDER (Enderun Kültür Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği) Üyesi

Soru: Edebiyat hayatında derginin ve gazetenin yerini değerlendirir misiniz?
Cevap: Günümüz iletişim teknolojilerindeki hızlı gelişim ve buna bağlı yeni iletişim düzeni, toplumların çok yönlü ve çok boyutlu etkilenmelerine neden olmaktadır. Günümüzde teknik atılımlar ve gelişmelerle, iletişim, gerek kamuoyunun yaratılmasında, gerekse halkla ilişkilerin düzenlenmesinde önemli bir yer tutmaktadır.
Günümüzde kamuoyunun serbestçe oluşumu ilkesi, çoğulcu ve özgürlükçü demokrasinin temellerinden biridir. Bu açıdan dergi ve gazeteler kamuoyunun serbestçe oluşumunu sağlayan kanallar durumundadır.
Kültür-sanat ve edebiyatın geniş kitlelere ulaşmasında dergi ve gazetenin önemini inkâr edemeyiz. İnsanlara iyiyi, doğruyu ve faydalıyı en kolay ve en hızlı bir şekilde ulaştıran dergi ve gazetelerdir. Bilgi ve birikimlerimizin artmasında dünyaya daha geniş bir açıyla bakmamızda dergi ve gazete önemli bir yer tutar. Günlük, haftalık ve aylık yayınlarla düşünce ufkumuzu genişletmiş oluruz. Yaşanan olayları değerlendirir, hayattan lezzet alırız. Dergi ve gazete olmazsa hayatın renkleri eksik kalır.

Soru: Yeni yazım projeleriniz nelerdir?
Cevap: 2001 yılında “Bal Çocuk” dergisiyle başlayan yazma süreci 2003 de “Gönül Bahçem” 2005’te “Beni de Götür” ile devam etti. Ve kitaplar yayımlandı.
2007 yılında tamamladığım “Elini Ver Öğretmenim” ile “Gülistan Çiçekleri” isimli eğitimle ilgili kitap çalışmalarım 4 yıldır yayınlanmayı bekliyor. Ayrıca “Söz Uçar Yazı Kalır”  adlı makale ve denemelerimden oluşan kitap çalışmamla beraber “Yüreğime Kor Düştü” “Gül Kokulu Çocuklar” “Güllerin Sultanısın” adlı şiir kitap çalışmalarımda bir köşede sırasını bekliyor. 
40’dan fazla edebiyat sitesinde üyeliğim yayında “Sende Yaz”, “Kitap Bilgisi”, “Makaleciyiz Biz” ile “Beyaz Kıvılcım” edebiyat sitelerinde köşe yazarlığı yapmaktayım.
Soru: Kayseri’de kültür ve sanat etkinliklerini değerlendirir misiniz?
Cevap: Bilindiği gibi Kayseri denilince akla ticaret ve sanayi geliyor. Kayserilinin zekâsı, hayırseverliği ve girişimciliği öne çıkıyor. Dolayısıyla, kültür ve sanatta istenilen seviyede olmadığımızı söyleyebilirim. Değişik zaman ve mekânlarda yapılan kültürel etkinlikler, şiir dinletileri, şiir şölenleri, kurum ve kuruluşlarca yapılan kültür sanat faaliyetleri geleceğe yönelik ışık yakmasına rağmen henüz istenilen seviyeye ulaşmamıştır. Büyükşehir Belediyesinin kale içini kültür - sanat çalışmalarına ayıracağı memnuniyet vericidir. Bu hayırlı çalışmanın şehrimizin kültür-sanat hayatına belli ölçüde de olsa bir hız kazandıracağı düşüncesindeyim.
Soru: Yazı hayatına atılmak sizin hayatınızda ne tür değişimlere sebep oldu?
Cevap: Kitap ve dergi çalışmalarım, tv ve radyo programlarım, seminer ve söyleşilerimle bilgi ve birikimlerimin artması yanında özgüven oluşturduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Öğrendiklerimle etrafıma faydalı olduğumu düşünmekteyim. Yazı hayatına başlamam daha çok araştırıp daha çok yazmama sebep oldu. Bu da hayatımın renklenmesine sebep oldu. İnsanların ilgi ve alakası, yaptığım çalışmaların takdir görmesi, beni daha çok şeyler yapmam gerektiğine inandırdı.
Soru: Ülkemizin kültür ve sanatta aldığı mesafe sizce yeterli midir?
Cevap: Dünyaya baktığımız zaman modern teknolojide olduğu gibi ülkemizin kültür ve sanat hayatında da geri olduğunu görüyoruz. Dünya çapında ses getiren bilim adamlarına, edebiyatçılara rastlayamıyoruz. Daha çok çalışıp daha çok üreterek günün bilgi ve teknolojisini en iyi şekilde kullanarak, edebiyat, sinema, tiyatro, resim vb. alanlarda daha çok çalışmamız gerektiğine inanıyorum.



Soru: Değerli bulduğunuz bir anınızı bizimle paylaşır mısınız?

Cevap: Meslek hayatım boyunca çok ilginç anılarım oldu. Bunlardan ikisini sizlerle paylaşmak istiyorum. Bazı nedenlerden dolayı olayların geçtiği yeri ve zamanı saklı tutuyorum. 

 

Sınıfın Kapısına Çıkarılan Ayakkabılar!..

Okulun ilk günü öğrenciler sınıfa ilk defa girmenin, masa ve sıralara oturacak olmanın heyecanıyla koşarak sınıfa girdiler. Arkalarından da ben vardım. Sınıfın kapısına varınca kapının önündeki ayakkabıları görünce bir an şaşırdım.
 — Allah Allah! Bu da ne böyle! Hayretimi gizleyemediğimden ağzımdan bu sözler dökülmüştü.
 Okulu ilk defa gören öğrencilerim, okulu da evleri gibi görerek ayakkabılarını çıkarmışlar ve sınıfa çıplak ayaklarla girmişlerdi. Okula eve girildiği gibi girilmeyeceğini,  sınıfa ayakkabı ile girmeleri gerektiğini söyledim. Sınıftaki ilk dersimize böyle ilginç bir olayla başlamış olduk.

Öğretmenim! Önlüğüm Su İçiyor!..

Henüz okulun ilk günleri... Öğrencilerimin kelimeleri yavaş yavaş öğrendikleri, cümle kurmakta zorlandıkları sıralar. Bir sabah sınıfta öğrenci yoklaması yaparken bir öğrencimin önlüksüz olduğunu görünce;
— Çocuğum! Niçin önlüğünü giymedin? Deyince daha Türkçeyi yeni öğrenmekte, henüz daha yıkanıyor kelimesini bilmeyen öğrencim, beni ve bütün sınıfı güldüren şu sözleri söyledi.
—Öğretmenim! Önlüğüm su içiyor.
***

Yorumlar