Sırtında Dünyalar Kadar Aşkın Yükü Ve Sen de Gittin Sudan Bahanelerle

Hasan Sami Bolak
Erciyes Gazetesi Sahibi

              1960’da, 27 Mayıs darbesinden hemen sonra , Fikret Kavafoğlu ve rahmetli Tevfik Özçakı’nın yayınlamaya başladıkları ve benim de basın camiasına ilk adımımı attığım Sabah Gazetesi’nde tanıştık Aydemir Ağabey’le.. Daha sonra 1970’lerde yayınlamaya başladığım  Spor  Kayseri  Dergisi’ndeki yazıları ile   spor camiasına unutulmaz  hizmetler sunan Aydemir Doğan; bu dergideki   “Fadimala Maçta” tefrikası ile, bütün okuyucuların gönlünde taht kurmuş; Kayseri kültürünü “Fadime hala ve torunu Recep” tiplemesi ve doyulmaz bir üslupla sporseverler camiasına  sunmuştu.  Omzuna geçirdiği açık mavi-beyaz pütükare yeldirmesi (çarşafı) ile 13-14 yaşındaki, torunu İreceb’i her hafta maça götüren “Fadimala” (Fadime hala); Kayseri’nin bildiğimiz olgun, kültürlü, bir “Osmanlı” kadınını canlandırıyordu..

              Tefrika o kadar tutmuştu ki, gece yarılarına kadar baskı makinesinin başında bulunan ben, yorgun-bitkin hâlde eve geldiğimde eşimle beraber; sabah olup, bayilerin matbaaya kadar gelerek, Spor Kayseri’yi kapışmalarından saatlerce önce Fadimala ile oğlu İreceb’i okumadan uyuyamazdık..
              Aydemir Doğan, o tarihte henüz Karayolları 6. Bölge Müdürlüğü’nde mütevazi bir memurdu..
 *     *    *
              Kendisinden başka; Kayseri’nin tanınmış mimarlarından Arif  Doğan ve ailenin üçüncü oğlu, okul arkadaşım Şadan’la da  çok sıkı dostluğumuz oldu.. Bir de kız kardeşleri vardı.. Eski evleri, Setenönü-Şiremenli caddesinde idi. 
              Aydemir ağabey; babasını kaybettikten sonra kardeşlerinin tahsili uğruna liseden sonra okumadı.. “Söyleyip geçtim seni”  başlıklı şiirinde her ne kadar “vazgeçtiğini” söylemişse de, gençliğinde gönlünü kaptırdığı sarışına olan aşkına o kadar bağlıydı ki, ailesi ve çok yakın arkadaşlarının karşı çıkmaları yüzünden olsa gerek, onunla evlenemedi ve  sanırım ömrünün sonuna kadar da bu platonik duygular havuzunda zaman zaman alkolle dertleşti ve nemli gözleriyle nice kahır dolu şiirler yazdı.. Bunlardan bir çoğu bestelendi .. Belki bundan sonra da: “dalınıp hayale zevk alınacak ve belki hâlâ o besteler, gemiler geçmeyen ummanlarda çalınıp”, dinlenecek..
              Aydemir Ağabey’i yazarken, muhterem annelerinden; saçını süpürge eyleyip, bu dört  evladını okutarak, topluma örnek insanlar yetiştiren hanımefendiden de söz etmeden geçemeyeceğim.. Kendileri  ile şahsen tanışamadığım halde, uzaktan hakkında  o kadar bilgi sahibi oldum ve sevdim ki; 1992’lerde yayınladığım Star fm radyosunda, “Anneler günü”nde  bir sabah; Kendi annem; Aydemir Ağabey’in annesi ve o dönemde radyodan çalışan Şule isimli programcı spiker  elemanımızın bir başka fedakar annesini konu alan bir şiir yazmıştım.. Şiirin nakaratı hep: “Benim annem, Aydemir’in annesi ve Şule’nin annesi” mısraı ile bitiyor ve bu üç muhterem anneye övgüler sunuyordu.
              Aydemir ağabeyi sık sık radyo ve tv programlarıma konuk eder; O’nun engin kültürü ve  örnek insanlığından dinleyici ve seyircilerin ders almalarına gayret gösterirdim.. Radyo programlarının çok uzamasından, ne ben, ne dinleyiciler, ne de kendisi rahatsız olurdu.. Ne çabuk bitti derdik; telefonlar susmazdı..
              Spor Kayseri’yi çıkardığımız dönemde Aydemir Ağabey, bu dergi vasıtası ile bir çok kişiyi yetiştirdi ve kimi gazeteci, kimi de TRT dahil, radyolarda önemli mevkilere geldiler.. Kendisi de, Karayolları’ndaki memuriyetinden sonra Beden Terbiyesi Bölge Müdürü olarak, uzun yıllar Kayseri ’ye hizmet verdi.
Kayseri Forum yapılmadan evvel, oradaki kapalı spor salonunun yanındaki yüzme havuzuna  O’nun adını vermişlerdi. Kayseri Forum’un inşası ile, Aydemir ağabey’in ismini; ecelin takdiri ile de, cismini kaybettik.
              Ama hâtırâsı ömrümün sonuna kadar benimle yaşayacak.
              Nur içinde yat, hakkını helâl et sevgili ağabeyim.

              Sen de gittin sudan bahanelerle..
              Kırılmış kâsedir şu gönlüm artık!

Dergi Anadolu’nun 19. Sayısında yayınlanmıştır.
www.dergianadolu.com

Yorumlar