Babıali'de Nâbi’nin Şiirleri konuşulacak


Bâbıâli Sohbetleri’nde bu hafta büyük Divan şairi Yusuf Nâbi’nin hayatı, fikirleri ve şiirleri ele alınıyor. Toplantı şairin vefatının 300. yılı münasebetiyle gerçekleştiriliyor.

Mustafa Demirci (Sanatalemi.net)

Büyük Divan şairlerimizden Urfalı Yusuf Nâbî, vefatının 300. yılı dolayısıyla Cağaloğlu’nda düzenlenen bir toplantı ile hatırlanıyor. ESKADER tarafından tertip edilen “Bâbıâli Sohbetleri” çerçevesinde gerçekleşecek olan anma toplantısı, 27 Aralık Perşembe günü saat 18.00’de başlayacak.

Edebiyat Sanat ve Kültür Araştırmaları Derneği (ESKADER)’nin “Bâbıâli Sohbetleri” aralıksız devam ediyor. Timaş Kitapkahve’de Perşembe akşamı yapılacak olan toplantıda Nâbî’yi eski Türk edebiyatı uzmanları olan Fatih Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğretim üyelerinden Prof. Dr. Mahmut Kaplan ile İstanbul Medeniyet Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Emine Yeniterzi anlatacaklar. Toplantıyı Mehmet Nuri Yardım idare edecek. Kaplan ve Yeniterzi Nâbî’nin hayatı ve şiirlerindeki hikmet yönü üzerinde duracaklar. Konuşmacılar, daha sonra dinleyicilerin sorularına cevap verecekler.
Toplantıyla ilgili olarak ayrıntılı bilgi almak isteyenlerin 0212 5112323 veya 5112324 numaralı telefonları aramaları veya www.sanatalemi.net sitesini ziyaret etmeleri gerekiyor. 

HAYRİYE’SİYLE TANINDI
Urfalı şair Yusuf Nâbî, 1641 senesinde, Urfa’da doğan Yusuf Nâbi yokluk ve sefalet içinde yaşayarak büyüdü, 24 yaşındayken İstanbul’a geldi. Burada eğitimine devam etti, şiirleri ile tanınmaya başladı. Daha sonra Halep’e gitti. İstanbul’da geçirdiği dönemde birçok önemli isimle arkadaşlıkları oldu, sarayla da bazı münasebetler kurdu. Bunun da etkisiyle, Halep’te geçirdiği 25 senede devletin sağladığı imkânlarla rahat bir hayat sürdü. Eserlerinin çoğunu Halep’te geçirdiği bu yıllarda kaleme aldı. Daha sonra arasının da iyi olduğu Halep Valisi Baltacı Mehmet Paşa sadrazam olunca Nâbî’yi yanına aldı. Bu dönemlerde Nâbî Darphane Eminliği, Başmukabelecilik gibi görevlerde bulundu. Ayrıca, bazı kaynaklara göre Nâbî aynı zamanda çok güzel bir sese sahipti ve müzik konusunda da fazlasıyla başarılıydı. “Seyid Nuh” ismiyle bazı besteleri olduğu bilinir. Nâbî, İstanbul’da 1712 yılında vefat etti. Kabri Karacaahmed Mezarlığı’nda Miskinler Tekkesi’ne giden yolun sol kenarında olup, 2. Mahmud ve 2. Abdülhamid tarafından tamir ettirildi. Nüktedan bir şahsiyete sahip olduğu belirtilen Nâbî, Osmanlı’nın duraklama devrinde yaşamış bir şairdi. İdare sistemindeki ve toplum hayatındaki bozukluklara şahit oldu. Çevresindeki bu olumsuzluklar, onu didaktik şiir yazmaya itti, eserlerinde devleti, toplumu ve sosyal hayatı sıkı bir şekilde eleştirdi. Ona göre şiir hayatın, karşılaşılan meselelerin ve günlük hayatın içinde olmalı, hayattan, insandan ve insanî konulardan uzaklaştırılmamalıdır. Bu yüzden şiirleri hayat ile alâkalı, çözümler üretmeye çalışan, yer yer nasihatte bulunan bir şairdir. Eserlerinin herkes tarafından anlaşılması ve hayatla iç içe olmasını istemesindendir belki de, kullandığı dil yalın ve süssüzdür.

-- 
EDEBİYAT SANAT ve KÜLTÜR
ARAŞTIRMALARI DERNEĞİ
(
 ESKADER )

Yorumlar