HOLLYWOOD’A
GÖRE ABRAHAM LİNCOLN VAMPİR AVCISI
Hasan TÜLÜCEOĞLU
Hollywood
yapımı "Abraham
Lincoln Vampire Hunter"
filmi, ABD’nin 16. Başkanını iyi bir vampir avcısı olarak gösteriyor.
Küçüklüğünde annesinin bir vampir tarafından öldürüldüğü iddia edilen ABD
tarihinin en etkin başkanı Lincoln, o yaşta vampirlerle mücadele edeceğine söz
verir ve hayatını bu mücadeleye verir. Onun bu mücadelesi başkanlığında da
devam eder ve koca ABD’nin seçkin başkanı, devletin tüm imkanlarını vampirlerle
mücadele için kullanır. Vampirlere karşı kuzey-güney savaşını kazanarak ABD’yi
bölünmekten kurtarır.
Abraham
Lincoln’un vampir avcısı olarak gösterildiği bu film, aslında daha önce
yayınlanmış ve bestseller olmuş Seth
Grahame-Smith'in aynı adlı eserinden
uyarlanma. Seth Grahame-Smith ülkemizde henüz örnekleri görülmeyen “karma
roman” diye isimlendirilen bestseller olan türün dünyada öncüsü. Smith, İngiliz
edebiyatının ünlü ve etkili eserlerinden Jane Austen’in 'Pride and
Prejudice' (aşk ve gurur) eserini orijinaline hiç dokunmadan yaptığı
eklemelerle ‘Pride and Prejudice and Zombies’ (aşk gurur ve zombiler) adıya
yayınlamış ve kısa sürede bestseller olmuştu. Smith, patlama yapan bu türü Abraham
Lincoln’la devam ettirmiş ve ABD 16. başkanı Abraham Lincoln’un hayatını esas
alarak "Abraham
Lincoln Vampire Hunter"
adıyla piyasaya
sürmüş. Bestseller olan bu kitap Smith’in senaryosuyla sinemaya aktarılmış.
Vampir,
Zombi, Dracula
vb Batı dünyasının adeta karabasanı.. Doğu kültüründe pek görülmeyen vampir olgusu sadece Batı kültürünün eseridir
denebilir. Vampirin gerçekliğini tartışmanın ilerisinde Batı dünyası
vampirlerin varlığını bilimsel olarak açıklamaya çalışıyor. Yani hırıstiyan
batılıların bu inanç, ruhlarına işlemiş. Vampirleri hayal etmeden duramıyorlar.
Bu
bakış açısıyla, ABD’yi sömüren vampir ordusuna karşı saygın ve onurlu başkan
Abraham Lincoln, başarılı ve uzun bir mücadale vererek ABD’yi kurtarır şeklinde
filmde anlatılır.
“Abraham
Lincoln vampire hunter”, hem bir roman
hemde beyaz perdeye aktarılmış bir sinema eseri olarak başkan Lincoln’lu
övmekte midir, yoksa yermekte midir?
Batılıların
hayata, olaylara bakışı bize göre farklılıklar arzedebiliyor. Bilemiyoruz ABD’liler
bu filmle Abraham Lincoln’ü aşağılayıp içten içe gülüyorlar mı; yoksa geçmiş
başkanlarının hayali vampir avcılığıyla övünerek onu daha mı yüceltiyorlar?
Batılıların
empati dedikleri şeyi yapacak olursak; Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u
vampirlerle savaşarak fethettiğinin anlatıldığı bir filme bizim halkımız ne
tepki verir? Muhtemelen bunu dünya tarihine mal olmuş Fatih’e, hakaret olarak
kabul edeceklerdir. Yada Mustafa Kemal ve son Osmanlı subaylarının ‘kurtuluş
mücadalesini’ vampirlerle yaptıklarını anlatan bir romanı düşünmek bile bize
ağır gelir. Bu, Atatürk ve diğer devlet büyüklerimize bir hakarettir.
Gelin
görün ki ABD halkı bunu kaldırıyor. Seçkin başkanlarından Lincoln’u vampir avcısı
olarak sinema perdesine yansıtmak onu aşağılamak değil aksine yüceltmek oluyor.
Ve hem kitabı hem sineması bestseller oluyor.
Lincoln,
köleliği kaldırdığında görüş ayrılığına düştüğü güneyli eyaletler Birleşik Devletler’den
ayrılarak yeni bir oluşuma gitmişlerdi. Bu bölünmeyi kabullenmeyen Lincoln,
kararlı tutumuyla ‘kuzey-güney savaşına’
gitti ve bu savaşı her şeye rağmen başarıyla sürdürüp kazandı. Köleliği kaldırarak özgürlük ve demokrasiyi
bayraklaştırıp yaygınlaştırmaya çalışan, halkın en tabanından ve haksızlıklarla
mücadele ederek başkanlığa gelen Lincoln’u ABD’nin menfeatleri zedelenen
elitleri, aslında hiç sevmediler. Onun haklı ve makul görüşleri halk nezdinde
geniş yankı yapıp kabul görürken bu kesim bu şartlarda açıktan bir şey
yapamadılar. Ancak Lincoln’un ikinci defa başkanlıkla yükselişini bir tiyatroda
suikastla sonlandırdılar.
Kennedy’ye
kadar bu kesimin menfaatlarına fazla dokunan olmadı. Kennedy’de Lincoln gibi
ABD’yi ayrım noktasına getirmişken yine hain bir suikastla Birleşik Devletlerin
salt iyiye ve doğruya gidişi durdurulmuştu. Gariptir ki Lincoln ile Kennedy
arasında enteresan benzerlikler bulunmaktadır.
Sanki,
bu kesimin torunları “Abraham Lincoln vampire hunter” ile o gün menfaatlarını
kökten sonlandıracak bunun içinde hiç sevmedikleri Lincoln’dan içten içe öç
almışlar gibi.
Aman
ha vampir ve zombiler ne edebiyatımıza nede sinemamıza girdirilmesin! Bu aşamaya
gelinirse artık tamamen Batılılar gibi düşünmeye başlar ve vampir ve zombi
uydurmalarla kendi ecdadımıza kendimiz hakaret edip güleriz.
Kazak
asıllı yönetmen Timur Bekmambetov,
gerçekten görsellik ve gerçeklikleriyle harika bir film yapmış. İzlemenizi
tavsiye ederim. Film zaten kendini izlettiriyor.
Yorumlar
Yorum Gönder