ALKIŞLAR -KARGIŞLAR (HAYIRDUA-BEDDUA) / Atiye TÜMÜKLÜ


ALKIŞLAR -KARGIŞLAR  (HAYIRDUA-BEDDUA)
               Bir toplumun soyut somut kültürünü, değer yargılarını, inançlarını yansıtan, kısa ve derin anlamlı kalıplaşmış sözleridir. Konuşmayı renklendirme ve güçlendirme gibi etkin işlevleri bulunur.
               Bu söz kalıpları kısa, özgün (orijinal), etkileyici ve duygu yüklüdür. 
               Bir sevinç ve teşekkürü alkışta, acı, öfke, nefret kargışta dile gelir.
               İçeriği toplumların millet olabilme yeteneğini yansıtır. Soyluluğunun değerbilirliliğinin, mertliğinin ve güzel dileklerinin sınırlarını çizer.
         Bir milletin mitolojik dönemden şekillenerek gelen tarihlerini yansıtır.
         Alkış ve kargış, milletlerin parmak izleri gibidirler. Bu izlerden hareketle toplumlar dinlerini değiştirseler, dillerini yitirseler bile bunlara bakaraktan kültür akrabalarını saptama da zorluk çekmezler.
            Türk kültüründe yer alan alkış ve kargışların binlerce yıl öteden günümüze kadar geldiği bir gerçektir. İlk Türkçe yazıtları olan Orhun Yazıtları’nda, Kutadgu Bilig ve Dede Korkut Hikâyeleri’nde yer alanların bugün de kullanılması bunun kanıtıdır.
            Şöyle ki: Dede Korkut Hikâyeleri’nin sonu mutlaka onun hayır duası olan bir alkışla biter. 
            “Dedem Korkut gelip soylamış, görelim hanım ne soylamış:
            Ak pürçekli anan yeri Bihişt olsun. Aksakallı baban yeri uçmak olsun. Hak yandıran çırağın yana dursun. Kadir Tanrı seni namerde muhtaç eylemesin Hanım hey..."
            Yüzyılların deneyimleri görüp geçirmişlikleri olan bu anlamlı dil unsurları, kültürün taşıyıcılarında hayat anlayışı, töre, inanç, gelenek, görenekleri bulmak olasıdır.         
             Alkışların gelişmişlerini, insanların Tanrıdan bir şeyler istemek için kullandıkları dinsel yakarış dualarını oluşturur. Bu dualar, istenen dileğin türüne göre değişmekle birlikte, genellikle daha kapsamlı ve acındırıcı öteki dünyayı da düşünen yakarışlar olur.
            “Ya Rabbi... Kabrimi dar eyleme, işimi zor eyleme, kabirde beni şaşırtma, zebanileri başıma üşürtme.”
            Günlük konuşma dilimizde yer alanlar, hem söyleyeni hem de söyleneni mutlu ederek olumlu bir iletişim sağlar.
            Alkışlardaki gönül alıcı içtenlik, uzun uzun söylenecek sözlerden çok daha etkilidir. İnsan ruh sağlığı için temel gereksinim olan karşılıksız, içten sevginin birincil derecede olanlarıdır.   Öyle, "laf olsun" diye kimse alkış söylenmez.
               Alkışa örnekler:
              
·        Yokları var eden akıl, yokları var eden ömür ver.
·         Allah altı dosttan ayırmaya. (İki el, iki ayak, iki göz)
·        Başın pınar ayakların göl olsun.
·        Ekenin-doğuranın eksik olmasın.
·        Kesenin dibini görmeyesin.
·        Ocağın küllensin, bahçen güllensin.
·        Oğlunla oba, kızınla komşu ol.
·        Birin bin olsun.
·         Aksakal tarayasın
·        Ömrün uzun, düğünün güzün olsun.
·        Allah akıl şaşkını, köşe düşkünü etmesin.
·        Alını yeşilini solduramayasın.
               Bir iç yangınını, bir acıyı, öfkeyi, nefreti, yansıtan kargışlarsa, en az alkışlar kadar özgün belki de onlardan çok daha etkileyicidir. Çünkü çoğu zaman acımasız, kıyıcı, yok edici anlamlar yüklenir. Sayıca fazladır
            Günlük yaşantımızın ayrılmaz bir parçası, halkbiliminin bu çok önemli bir konusu olup, büyüklerin küçüklere, küçüklerin büyüklere ya da kızgın insanların birbirlerine karşı olan öfkeleri, hınçları, kızgınlıkları, çaresiz direnişleri bu sözlerde yansır. Yalın, yapmacıksız açık anlamlıdırlar. Ayrıca umutlarla umutsuzlukların, korkularla sevinçlerin, öfkelerle pişmanlıkların orta noktasıdırlar.Rahatlama araçlarıdır.
İlginç Kargışlar:

·         Büyük adam olasın, dallanasın budaklanasın, tam güleceğin zaman ağlayasın.
·        Dar sokaklarda bol bıçaklara rastlayasın.
·        Beşik dibinde oturmayasın, nenni demiysen”
·        Kör kişiye nikâhsız, dul kişiye duvaksız gidesin.
·        Yazın ayran, kışın yorgan bulamayasın.
·        Allah cami gibi dert, minare gibi fitil versin.
·        Yanağını bitler, paranı itler yiye.
·        Kısmetin tavşanın belinde ola, kovalıyasan dutamayasan”
·        Yetmiş belâya tuş olasın.
·        Yiğit iken yıkılasın, dal iken devrilesin.
·        Çolun çocuğun it yalağından tene toplasın.
·        Yelli günde evin yansın.
·        Gök ekin gibi biçilesin.
·        Eğri saplı bıçak gerdanına uğrasın.
·        Allah az verip gezdirsin, çok verip azdırsın, kapılara baktırsın.
·        İki suyun arasında kalasın
·        Ağzın burnun şap olsun da dil cevap veremeyesin.
·        Medine'ye gidenlere çarık olasın.
                        Herdemkargış söyleyen dilden uzak, alkış alanlardan olmanız dileğiyle...
            ATİYE GÜNER TÜMÜKLÜ                    2013 TORBALI İZMİR  

Yorumlar