DÜŞ PEŞİNDEYİM DÜŞ PEŞİME / Atiye TÜMÜKLÜ


Ş PEŞİNDEYİM DÜŞ PEŞİME

            “Sırtındaki çantaya tüm düşlerini doldurmuştu. Önce eşitliği koymuştu içine sonra kardeşliği, özgürlüğü. Barışa yürüyordu... Dünyayı fethe çıkmıştı. Geçmişteki yalın ayak başı kavak seyyahlara bin selam göndermiş “ yolun uzun dikenli “diyenlere sırtını dönmüştü. Yolda karşısına kim çıkarsa “Hey! Merhaba! Düş peşindeyim, düş peşime diyordu...” 
            Girişiyle başlayan kitap, KYD, EKYAZ, Edebiyatçılar Derneği üyesi, yayınlanmış on dört eseri olan OYA USLU’nundur. Ceylan yayınlarından çıkmış on yedi öyküden oluşur. İçinde katılmış olduğu yarışmalarda ödül almış kitap seçkisi olanlar da bulunmaktadır.      
             Tahar Dairesinde nişasta kokulu Haşıl bölümü. Her biri kendi öyküsünü yaşayan kadın işçiler. Duvağa benzetilen aktarma tezgâhı. İki genç arasında filizlenen sevgi. Patron yalakası sendika ağalarıyla mücadeleye kadınların sonuca giden desteği. Nurgül’ün Duvağı
             “Uyuyup kalmıştı tuvalet penceresinin kovuğunda. Annesi elinden tutmuş, onu okula götürüyordu rüyasında. Kömür gözlü dev karşılarına çıktı sonra. Okulu kaplamıştı bedeni, ışık sızdırmıyordu. Öğretmeninin sessini duydu, arkadaşlarının ve zilin... Annesi ona sımsıkı sarıldı, geriye döndürdü sonra. Kitapları yere düştü...”GÖZLERİ ELAYDI. Bütünüyle metafor(mecaz)CADI TOPLANTISI.
            Kelebeklerin attığı çığlığı duyup yürekleri bu acıyla sarsılan Pippa ve Silvia. Amaçları yürekleri sağır insanlara bunu duyurmaktır. Küçük çocuklar gibi coşkulu, temiz saftılar. Gözlerinde pembe bulutlar, savaşın olduğu her yerden geçeceklerdi. Gelinlikleri üzerinde Hırvatistan, Sırbistan, Bosna, Bulgaristan, Türkiye, Irak... İstanbul’da ayrılan güzergâh. Pippa D-100 Karayolundan Ankara’ya. Yol kenarının güzelliğine hayran kalır. Sonrasında siyah kamyonetin sürücü otostop çeken kadını değil sadece gelinlikli kadın görür. Artık o.av kokusunu almış birisidir...KELEBEKLERİN ÇIĞLIĞI.
            Ülke, paltolular, çıplaklar ve başlıklılar. Kendi arasında bölümlenen paltoluların birleştiği nokta çıplak olanların dünya görüşünü benimsememek... Bürgün kan sıçrar paltolara Söz biter rafa kalkar insanlık. Kin soluyup nefret kusarlar. Paltolar insanları ezer. PALTO
            Kırmızı bir günde feryatlar yükseldi... GÜL KOKUSU
            Çocuklarını da alıp iki otobüs değiştirerek Sokak eylemine giden bir kadın. Çevrede kaynayan polis, panzerler, tedirgin endişeli kadınlar, Öte yanda davullar halaylar. Megafonla yapılan konuşma. Öndeki işçilerin yolu açmak için barikata yüklenişi... Cop, gaz... Çığlıklar, sürüklenenler, ezilenler. Az önce konuştukları genç kadının götürülüşü... Her şey çok tanıdık sadece kabı başka tadı başka olayı... SOKAĞIN TOZU, GAZI
            Biz zamanların ithalat ihracat firmaları olan, yanında on beş işçi çalıştırmış, iyi eğitimli Engin Beyi. Şimdi dolar mağduru. Tanıyan olmasın diyerek en kuytu iftar çadırında karın doyurmakta... Ve yanına oturan delikanlı... İFTAR YEMEĞİ
            Gözleri sönmüş volkana benzeyen mendil satan çocuk. Sarmaş dolaş olmuş aşıklar, çalan telefondan alınan sevindirici haber. Radyodan duyulan iç karartıcı haber... Mutlu ve mutsuz olmak için yeterli mi? MUTLULUK
            Ezilme değil direnme süreci deyip boşanmak üzere mahkemeye gelen genç kadın. Parasal sıkıntılar nedeniyle boşanmak zorunda çocuklu bir çift. Karşılaşan bakışlar, titreyen yürekler. Boşanma nedenler pantolondaki çift ütü izleri PANTOLON ÜTÜSÜ
            Gündelik yaşamında olan kent. Kendi öykülerinde diğerleri... Ac, evsiz barksız yalnız sevgiye saygıya şefkate susamış ve adsız bir... İNSAN
            Çiçeklerin dirençlisi, kırılsa bile sürgünlerinden yaşayan gül kokulu sardunya. Torunuyla iletişim yolunu falda bulan babaanneye bir zamanlar şiirler yazan yalıçapkını büyükbaba... Avuçlarında şiir olan delikanlı... ŞİİR KOKTU
            O ki güngörmüştür. Sekiz bin yaşında. Kraliçe. Bir memesi kesik. Savaşçı egemen. Dişi dişi eser, hoşgörüsüyle yumuşatır. Bir şehir, gelenekleri ve yaşadıklarının arasına kısılmışlık ve çok kişinin kolay anlayamayacağı bir aşk... .SEMİRA’NIN NEFESİ
            “Zaman treni dizginsiz at Yolunu şaşırmış çılgınlaşmış. Dağların doruklarına çıkıp, uçurumların kenarından tünele. Bir tabloya çarpıp durur. Bu Edvart Munç’un... ÇIĞLIK
            Altı aydır kira ödenmeyen ev. Başlarına gelen felaket sonrası nerede oldukları bilinmeyen kiracılar. Apartmandaki kim kemelik Ev sahibi karşı komşunun bütün itirazlarını dinlemeyerek eşyaları karşı arsaya taşıyıp... HIRSIZIN VİCDANI
            “Örtmeyeceğim işte, örtmeyeceğim başımı; böyle kel gezeceğim.”Örtünmemekte kararlı babası tarafın kafası tıraş edilmiş bir kız çocuğu. Zorlamalar, pişmanlıklar, öz yargılamaları... SAÇLARIMI GERİ VER
            Ceviz büyüklüğünde yağan dolu taneleri Konu aynı algı farklılıkları nedeniyle ev halkını anlattığı aslında öz gerçekleri olan...  MASAL
        Düşlerini yitirmiş büyükler, düş kurmayı yeni başlamış küçükler, her yaştan dayak yiyen okutulmayan, haksızlığa uğramış kadınlar. Düş kurmak bizi bozar diyen erkekler, işliler işsizler, çifti, memur, esnaflar... Düş deyip geçmeyin. Kişinin kendini aşmasında toplum gelişmesinin ilk basamağıdır. Düşlerinizin peşine düşmeden önce bu yolu size açan arkadaşım, kalemdaşım hayatın o dikenli yollarından gelen OYA USLU’nun ŞPEŞİNDEYİM DÜŞ PEŞİME kitabını okumadan sakın yola çıkmayın. Torpil yaptığımı sakın aklınıza getirmeyin.
ATİYE GÜNER TÜMÜKLÜ                           2013 TORBALI

Yorumlar