“YATÇAZ KALKCAZ,
YATÇAZ KALKCAZ”
Hasan TÜLÜCEOĞLU
Gülşen’in yeni
şarkısından bu sözleri duyduğumda 70’lere kadar alfabemizde okutulan “uyu uyu
yat uyu“ ifadelerini, önceden
yaşadığınız derin acı ve endişeyi yeniden hissedercesine hatırlarken yüreğime derin
bir acı, bundan da kötüsü iflah olmaz bir ümitsizlik çöktü.
Bu ülkede
ilkokula yeni başlayan çocuklara mışıl mışıl uyuyan bir çocuk resmi altında yıllarca
“uyu uyu yat uyu“ okutuldu; dahası zihinlere yatıp uyumak dolayısıyla tembellik
yerleştirildi. İyi niyetle yaklaşırsak farkında olunmadan yapılan bu büyük hata
yıllarca nesilleri olumsuz etkiledi. Bu olumsuz etkinin farkında olan duyarlı
bir çok insan umuyorum ki bu şarkıyı işittiklerinde benim gibi sarsılmışlardır.
Şarkının
sözleri, sevgili özlemini ve ona kavuşmayı ifade ediyor. Sevgili çok uzaklarda,
özlemi çekilmiyor; günler geçmek bilmiyor. 3 gün 300 yıl gibi bir zaman
uzunluğunda hissediliyor. Müthiş bir
özlem, hasret çekiliyor. “Dile kolay ama zor hasretini bana sor”. Bu hasreti bitirmek, sevgiliye kavuşmak için
çok uzaklara gidilmesi, uzun mesafelerin katedilmesi gerekiyor. Dağlar taşlar, ormanlar ağaçlar,
dereler çaylar nehirler aşılması, Himalayaların, Alplerin tepelenmesi gerekiyor.
Ortada böylesine zor, güç, çetin ve bela bir yolculuk varken Aşık’ımız bunları
hiç dert ve sorun etmez. Aşılması gereken dağlar, ormanlar, nehirler, karlar,
tipiler onun uykusunu kaçırması, kıvranıp gerilime girmesi gerekirken dile
gelen ifade şudur: “Yatcaz kalkcaz
yatcaz kalkcaz yatcaz kalkcaz. Hooop ordayım”
.
Ferhat, Şirin’e
kavuşmak için günler aylarca kendini feda edip dağları taşları delmişti. Kerem,
Aslı’sına ulaşmak için sonu gelmez kabus dolu takipler yapmış; onun izini bulabilmek
için otuz iki dişini de çektirmişti. Mecnun aşkı Leyla için mecnun, meczup
olmuş; bu halde günlerce çöllerde kalmıştı. Fuzuli’nin ifadesiyle sevgiliye
hayatta ulaşılamasa da edilen vasiyetle ona ulaşılmaya çalışılmıştı: “Dest bûsı
arzûsuyla ger ölürsem dostlar Kûze eylen toprağım sunun ânunla yare su.”
Ama Gülşen’in
Aşık’ı hiç bu zahmetlere katlanmıyor; hatta bunu dert bile edinmiyor. O yatıp
kalkmasına, uyumasına, rahatına bakıyor. “Dağlar bayırlar o uzun yollar hepsi
hikaye firardayım. Yatcaz kalkcaz yatcaz kalkcaz yatcaz kalkcaz Hooop ordayım” ifadeleriyle sevgiliye kısa
sürede zahmetsizce kavuşacağını dile getiriyor.
Bilemiyoruz..
Gelişen teknoloji sevgili hasretini mi değiştirdi? Dağların, taşların,
ormanların, nehirlerin, karın, tipinin artık bir hükmü yok. Son model lüks
binek araçlarına binmeniz yeterli. Gerisi tabii ki yatıp kalkıyorsunuz. Kısa
bir süre sonra ulaşmak istediğiniz yerdesinizdir. “Bineyim arabaya bi varayım oraya…Yatcaz
kalkcaz yatcaz kalkcaz yatcaz kalkcaz Hooop ordayım.”
Oysa Kenan Doğulu,
doksanlarda aşkı için, sevgiliye kavuşma adına,
“Deliyim gözü kara deliyim
Yakarım Romayı da yakarım ben
Bulurum seni yine bulurum
Olurum yine senin olurum” diyordu.
Demek ki o
günden bu güne aşkın, özlemin, hasretin dile gelişi, getirilişi de teknolojik
gelişmeler paralelinde değişti yada değişmiş. Benim gibi bazıları bu hızlı
değişimin gerisinde kalmış olabilir.. Ancak, burada şunu hatırlatmak lazım: Aşk,
sevgi, sevda , özlem, hasret, siz uzaya da gitseniz; bilimsel hayal edildiği
gibi galaksilerde de yaşasanız, her yerde her zamanda aynıdır; hiç değişmez ve
eskimezler.
Sayın Gülşen
teknolojiye mi uydu, yoksa şeytana mı uydu bilemiyoruz; ama
“dağlar bayırlar o uzun yollar
hepsi hikaye firardayım
Başlarım ha adetinden aşk bu
güçlü her bir şeyden susmam!
Üstesinden gelirim ben ayrılığı
döverim ben korkmam
Dile kolay ama zor hasretini bana
sor
Bu nasıl bi geri sayım yerinde
sayıyor her gün
Bineyim arabaya bi varayım oraya
300 bin yıl gibi geliyor bana şu
son 3 gün “ dizeleriyle hasretin güçlüğünü çok güzel ifade ederken birden bire
gevşiyor ve yatağa uzanarak “Yatcaz kalkcaz yatcaz kalkcaz yatcaz kalkcaz.
Hooop ordayım” ifadeleriyle sözlerini
noktalıyor.
İşin iyi
tarafı bu şarkı için çekilen klipte yatak ve uyku görüntüleri yer almıyor. Yatıp
uyumanın olumsuzluğunun farkına varıldı da bu kliple telafi edilmeye mi
çalışıldı bilemiyoruz.
“Yatcaz
kalkcaz yatcaz kalkcaz yatcaz kalkcaz. Hooop ordayım” ifadelerini dinledikçe “ilkokul
alfabesinde nesillere okutulan “uyu uyu yat uyu“ telkinleri sanki tüm ülke
gençliğine daha etkin ve baskın olarak müzik yoluyla yeniden verilmek mi
isteniyor?” sorusu ister istemez aklınıza geliyor.
Yorumlar
Yorum Gönder