KIRILMA NOKTASI / Atiye TÜMÜKLÜ

KIRILMA NOKTASI
                                   “Başım köpük köpük bulut, içim dışım deniz,
                                   ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda,
                                   budak budak, şerham şerham ihtiyar bir ceviz.
                                   Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.”          .............NAZIM HİKMET
            Ülkemin yarısı son günlerlerde ortak psikolojiyle değişik yaşam biçimine girdi. Sokaklar, bayram günlerini kıskandırır biçimde bayraklarla donandı. Yürekler ortak amaç uğruna avuçlarda. Gözler açık, kulaklar yayın organlardan gelecek duyumlarda. Sabah işe okula, akşam maske limon, su cepte eyleme gidiyor. Gidemeyenler ellerinde bayrak, pencereden tencere tava çalıyor.
            Müjdeler olsun ki; Türkiye’m son zamanlarda yakasına bekâr biti gibi yapışmış korkuyu öldürdü. Herkesin birbirinden öldüresiye nefret ettiğini düşündüğüm ülkemde kardeşlik kanıtlandı. Ve toptan gördük ki, ölmediğimiz gibi insan olmaktan vazgeçmemişiz. Kadını erkeği, yaşlısı genci, çoluğu çocuğu, dedesi ninesi, öğrencisi tamircisi, solcusu, sağcısı, Beşiktaşlısı Fenerlisi, İzmirlisi, Eskişehirlisi, geyi, lezbiyeni... Günlerdir bunu kanıtlamakta. Bütün bunlar Ne için? Birçoğunun yaşamı boyunca içinde hiç oturmadığı veya oturamayacağı TAKSİM GEZİ PARKIiçin.                                                                           
            Taksim Gezi Parkı: İstanbulun Beyoğlu İlçesi Meydan’ını kuzeydoğusunda Cumhuriyet, Asker Ocağı ve Mete caddeleri arasında olan bir yerdir.1806 yılında "Halil Paşa Topçu Kışlası"adıyla, Osmanlı, Rus ve Hint mimarisinden izler taşıyan ihtişamlı topçu kışlası olarak yapıldı. Bu bina, pek çok savaş gördü. Özellikle 31 Mart Gericilik Ayaklanmasını. “Şeriat isteriz,” nidalarıyla sokaklara dökülen softaların, alaylı askerlerin,“Mektepli Subaylara Ölüm!” diye tekbirler atarak, ölümüne üzerlerine yürüdükleri ve çağdaş eğitim görmüş subaylarca tepeledikleri yerdir de. Kışla, bu olaydan büyük hasar gördü. Adeta moloz yığınına döndü.
            Beyoğlu'nun Şişli yönüne gelişmesiyle işlevini kaybetmeye başlayan Taksim Kışlası, 1922 yılında içindeki alanın düzenlenmesiyle “Taksim Stadı" adını aldı. Türkiye Milli Futbol Takımı, ilk resmi futbol maçı 26 Ekim 1923'de ile Romanya ile burada yaptı. Maç 2-2 berabere sonuçlandı.
            Şehircilik uzmanı Henri Prost İstanbul’un imar planını hazırlarken, Dolmabahçe den Nişantaşı'na yükselen Kadırgalar Vadisi'ni büyük bir park haline getirmeyi ekledi. Mimari ve tarihi açıdan önemli olan kışla, 1940 yılında dönemin İstanbul Valisi Lütfü Kırdar tarafından hazırlanan imar planı çerçevesinde kamulaştırılarak İstanbul'un Cumhuriyet döneminde yapılan ilk parkı oldu. Gezi Parkı, o günün son derece sınırlı olanakları içinde çok güzel düzenlenmiş; ağaçlar, yeşillikler ve çiçeklerle bezenmiştir. Mermer parmaklıklı mermer merdivenler, Boğaziçi'ne bakan oturma yerleri sağlam ve zarif bankları, bakımlı çim sahaları, Gezi'yi çekim merkezi yapmıştır. Halkın sık sık gelip dolaştığı bir yer haline getirmiştir.        
             Taksim Gezi Parkı, kışlanın yıkılması sonrası çevrede yapılan otellere tahsis edilen alanlar ve düzenlemeler kapladığı alan zaman içinde küçüldü. Buna karşın İstanbul'un merkezinde önemli bir dinlenme alanı olma özelliğini hiç yitirmedi. Sık düzenlemelerle görünümü değişti. 38.000 m²yüzölçümüne sahip olan Taksim Gezisi, 1967'de bugünkü halini aldı. 1991-92 arasında yeni bir düzenlemeyle dikdörtgen planlı parkın ortasına fıskiyeli büyük bir havuza sahip oldu.
            Pek çok tarihsel olaya tanıklık eden Taksim; uzunca zaman Türkiye’de İslamcı siyasetçilerince cami yapılacak bir alan olarak görüldü.
            2013 Taksim Gezi Parkı Yayalaştırma kapsamında 28 Mayıs 2013 günü bir duvarının yıkılmaya başlanması haberi, sosyal medya aracılığıyla kısa sürede yayıldı. Bazı aktivistler oturma eylemi yapmaya başladı. Polisin eyleme orantısız güçle saldırması olayı alevlendirdi.
            Olay ne AVM yapımı ne de taşınan o ağaçtır. Sadece tetikleyici, bardağı taşıran son damladır. Gerçek sebepse açık. Cumhuriyet Bayramı’nı, 19 Mayıs’ı kutlatmazsan, içkinin satışını belirli sürelerde yasaklayarak söz verdiğin halde insanların yaşam alanlarına müdahaledir                             
            Ülkemizin tıpkı din gibi kutsalları vardır. Başta Atatürk. Cumhuriyet. Cumhuriyet Bayramı, bayrak. TC ibaresi. İstiklal Marşı. Bir grubun kutsalına saldırır, hakaret ederseniz misliyle karşılığı görülür. Bir kısım insanına “gâvur”, ülkenin kurucularına “ayyaş” ülkesinin parkına ağacına sahip çıkmak için demokratik hakkını kullanana “çapulcu” derseniz, sonuç...   Bizim insanımız haksızlığa gelemez. Haksızlığa ve şiddete uğradığında çılgınca bir öfke ve güçle birleşerek hakkını arar. Durur durur hiç umulmayan yerden vurur. 90 sene önce neyse… Aynen şimdi de... Yanız çapulçu değildir. Eğer onlar çapulcuysa ben de çapulcuyum. Dilimizde anlamı dışında kullanılan sözcüklerden birisi de budur.   .
            Bu bir KIVRILMA değil, KIRILMA NOKTASIDIR. Uygun görülen dayatmalar karşı kolektif bir direniştir. 
            Roger Waters da Gezi Parkı Nöbeti’ne destek mesajında der ki: “Ne zaman ki bir kadın, erkek, çocuk sokağa çıkıp insan hakları için, demokrasi için, kendi kaderini kendi belirlemek için, özgürlük için ayağa kalksa, dünyanın geri kalanı ona borçludur.”

ATİYE GÜNER TÜMÜKLÜ                      2013 TORBALI  

Yorumlar