Bayramlık / Atiye TÜMÜKLÜ

BAYRAMLIK...

                                   “Tanrı
                                   Bin birinci gece şairi yarattı,
                                   Bin ikinci gece cemal'i,
                                   Bin üçüncü gece şiir okudu tanrı,
                                   Başa döndü sonra,
                                   Kadını yeniden yarattı.”
                                                           ÜLKÜ TAMER
            Kimi kavramlara peşlerinden başka kavramları sürükler de gündelikler arasına karıştığından farkındalık oluşturmaz. Sözgelişi bayramlar sevgi kavuşma noktalarıdır. Kavuşmak ayrı iki noktanın birleşim mutluluğu. Sevgiyse yaşanılan yere ve kişilere bağlı olaraktan çeşitli. Sevgi deyince aklıma kelen kişilerden birisi CEMAL SÜRAYA’olur. Yazdığı her bir dizesi içi çektiren laedri gibi.
           “O beni her halde sevmiş! Oysa ben onu her halde sevmiştim.”

            “Karşıdan karşıya geçer gibi sev beni: Önce bana, sonra bana sonra yine bana bak.”          
            “Uzaktan seviyorum seni... Kokunu alamadan, boynuna sarılamadan, yüzüne dokunamadan... Sadece seviyorum.”
            “Madem sevmiyorsun o zaman sahip çık gözlerin! Dönüp dolaşıp değmesinler gözlerime.”

            Keşke şöyle yapsaydım belki severdi deme. O senin için ne yaptı da sevdin sanki? Akıl işi değil, gönül sevdi mi gerisi bahane.”

            “Parmak uçlarıma hapsettim seni, Dokunduğum her yerde seni hissediyorum, canım yanıyor...”

          “Sana yolculuk yapmak istiyorum. Kes yüreğine giden bir bilet; “can” kenarı olsun.”

            “Aklıma bile gelmiyorsun artık... O kadar kalbimdesin ki.”

            “Acı çektikçe insan olgunlaşırmış yalan be! İlk önce kalbin kırılır, sonra çürümeye başlarsın.”

            “Okyanusta ölmez de insan, gider bir kaşık ”sevda” da boğulur… “

           “Üzülme değmez sözünü duymaktan sıkıldım. Değmeyenlere zaten üzülmem. Üzüldüğüm şey; Değmeyenlere… Yüreğimin değmiş olması.”                                                    

      Cemal Süreya (1931-1990), Erzincan'da doğdu. Nüfus kayıtlarında adı-soyadı Cemalettin Seber’dir. Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni bitirdi. Maliye Bakanlığı'nda müfettiş muavini ve müfettiş olarak çalıştı. Bir süre İstanbul'da Darphane Müdürlüğü yaptı.                  

          İlk şiiri“Şarkısı-Beyaz” 1958'de Mülkiye dergisinde çıktı. Şiirlerindeki şekil, içerik ve anlatım özellikleri ile İkinci Yeni şiirine katıldı. Bu akımın önde gelenlerinden biri oldu. Şiir sanatında otobiyografik öğelerin ağırlıklı bir yeri olduğunu kendisi söyler.    

         Dersimli geçmişi ve sürgünlüğünün yaşamındaki kimi önemli kararları yazarlığını ilk bakışta hemen görülemeyecek derinlikte etkilemiş olduğudur. Dersimli kimliğini öne çıkarmaması hatta uzun süre bastırmış olması, şiirinin genelde halk edebiyatı, özelde Alevi kültürüyle beslendiğini perdelemiştir.  Halk edebiyatı sevgisinin tohumlarını atan kişi annesidir.                                                                                                                                

      Söyleyiş biçimi İkinci Yeni şiirinin karanlık ve kapalılığını dağıttı. İlk şiirleri, geleneğe dayalı, yenilikçi, ince, zarif, aydınlıktır. Bu şiirlerde aşk konusunu işlemiştir.

      Kişilikli bir şiir dili vardır. Canlı halk dilini kullanması, onu okuyucuya yaklaştırır. Üslubundaki İnce alaya dayanan mizahı, ona ayrı bir özellik kazandırmaktadır.                              

       Yeni Şiir akımının sembol eseri kabul edilen ve Yeditepe Şiir Ödülü’nü alan ilk şiir kitabı Üvercinka 1958 yılında çıkar.   Etnik-inançsal kimliği ve sürgünlüğü konusundaki suskunluğunu 1960’ların ikinci yarısında bozdu. Bu tavır değişikliği memuriyetten ayrılıp serbest yazar ve çevirmen olarak çalışmaya başlamasıyla olmuştur.                                            

         İkinci şiir kitabı Göçebe 1965 yılında çıkar ve 1966 yılı Türk Dil Kurumu Şiir Ödülünü aldı. Yazarlık serüveninde 1960’lara damgasını vuran Papirüs’te yayımladığı dört grup yazılarıyla oldu. Birinci grubunu başyazılarıdır. Bunlarda entelektüel  çevrelerinin başat ideolojisi olan sol düşünceye ve sosyalizme sempatisi açıkça görüldü.

         İkinci grup şiirleridir. Çoğu sürgün tecrübesi, doğduğu yer, içine doğup yetiştiği kültür ve coğrafyadan beslenir. Üçüncü gruba şiir eleştirileridir  Kendi dergisini çıkarma tutkusu, eski yeni ayrımı yapmadan başka dergiler üzerine yazıları sonunculardır.

Aşkları, fırtınalı mutsuz evlilikleri... Parasal sıkıntıları ve bırakamadığı girdiği komadan çıkamadığı alkolü... Arkasında Türk Yazınına bıraktıkları...                                      

     Üvercinka, Göçebe, Beni Öp Sonra Doğur Beni, Sevda Sözleri, Güz Bitigi, Sıcak Nal, Korkarak Vinç, Şapkam Dolu Çiçekle, Günübirlik, 99 Yüz, Uzat Saçlarını Frigya Folklor Şiire Düşman Aydınlık Yazıları Paçal Oluşum’da Cemal Süreya 999 Gün, Üstü Kalsın Mektup Çocuk Kitabı Aritmetik İyi Kuşlar Pekiyi Söyleşi Güvercin Curnatası Derleme Şiir Çevirileri...

        Şiir tadında buluşmalar ve sevgi ağırlıklı bir bayram geçirmiş olmanız umuduyla...  

       ATİYE GÜNER TÜMÜKLÜ                       AĞUSTOS 2013 KUŞADASI

Yorumlar