İSLAMCILARIN
KÜLTÜRELSİZLİĞİ
Hasan TÜLÜCEOĞLU
Osmanlı
toplumunun batılılaşma sürecinde bu işin aktivistleri yeni bir toplumun
oluşmasında öncelikle eğitim, kültür, sanat, edebiyatı araç olarak
kullanmışlardır. Ahmet Rasim araştırmacı gazeteci yaklaşımıyla yazdığı romanlarında
batı tipi yeni bir toplumu hedeflemişken daha geniş toplum kitlesine ulaşmada tiyatronun avantajını
gördükten sonra romandan çok tiyatroya yönelmiş ve daha çok bu alanda eserler vermiştir.
Sonuçta
dini veri tabanlı yapısını kaybeden toplum yapısında bir kısmı siyasal bir
kısmı da siyaset dışı yaklaşımla yeniden geçmiş yapıyı canlandırmayı hedefleyen
dindar aktivistlerin etkinlikleri söz konusu olmuştur. Siyasal etkinlikli yaklaşım
birazda batılıların adlandırmasıyla ‘İslamcılar’ olarak isimlendirilmiştir.
Genel anlamda dindar aktivistler eski toplum yapısına ulaşmada batıcı aktivistlerin
yolunu kullanmayı hedeflemişlerdir. Eğitim, kültür, sanat, edebiyat, günümüz
açısından yazılı görsel ve sosyal medya hedefledikleri araçlardır.
Gerçek
olan, dindar aktivistler, batıcı aktivistler kadar bu konuda başarılı olamamışlardır. Bir
defa etkin ve evrensel anlamda eserler ve bunları üretecek şair, yazar, düşünür yetiştirememişlerdir.
Elbette etkin örnekler vardır, mevcuttur. Ancak bunlar hem kemiyet hem de
keyfiyet açısından yeterli değildir. Üstelik dindar aktivistler, mevcut bu ürün
ve şahısları etkin ve yaygın olarak toplumun bütün kesimlerine ulaştıramamışlar;
ulaşılsa bile batılı aktivistler kadar etkin ve etkili olamamışlardır.
Dindar
aktivistlerin siyasal isimlendirmeyle siyaseti tercih eden ‘İslamcılar’ kesimi,(ki
İslamcılar ifadesiyle bu grubu kasdediyoruz) siyasette belirli bir başarı
yakaladıklarında bunun devamının sağlanabilmesi için kısa vadeli hedefleri toplumdan
oy kazanma olarak esas itibariyle zamanla başlangıçtaki hedeflerinden sapmaya
uğramış görünüyorlar.
Hedeflenen
araçlardan ayrıntıya girerek prototip olarak sinemayı burada örnek olarak verecek
olursak bu alanda dindarların yetiştirdikleri sanatçılar ve ortaya koydukları
eserler oldukça az ve üstelik etkinsizdir. Yücel Çakmaklı ile Mesut Uçakan’ı
hatta İsmail Güneş’i bu alanda örnek vermek yanlış olmaz zannedersem.
Doksanlarda her iki yönetmende iki etkin ve güzel eser vermişlerdir: Minyeli
Abdullah ve Yalnız Değilsiniz toplumun tüm kesimlerine dindarların dünyasını, yaşamı
ve sıkıntılarını, özlem ve hedeflerini sinema diliyle gerçekten güzel ifade ederek
dikkat çekmişti. Bu etkinliği sebebiyle her iki filminde devamı manasında
ikincileri çekildi. Devamında Mehmet Tanrısever’in ‘hür adamı’ onunda devamında
animasyon türü ‘Allah’ın sadık kulu’ sinema eseri olarak ortaya konulmuştur.
Batılı
isimlendirmeyle ‘İslamic Cinema’ diyebileceğimiz bu alanda böylesine güzel bir
ivme yakalanmışken nedense bir süre sonra bıçak gibi kesilmişçesine benzeri dahi olsa hiç eser ortaya konulmamış, konulmuyor. Bu kesintiyi
ilginç ve dikkat çekici bulduğumuzu burada ifade edelim Diğer alanlarda ve kesimlerde
yüzlerce sinema eserinin ortaya konulduğunu, konulmaya devam ettiğini de
hatırlatalım.
Burada
hemen ifade etmek gerekirse prototip örnek olarak ele aldığımız sinema dışında
diğer bütün alanlarda da benzer yetersizlikleri görür ve verimsizliği bariz
olarak fark edersiniz.
Genel
isimlendirme ile İslamcı bir partinin iktidarda olduğu son süreçte bu ürünlerin
bir anlamda tamamen inkıtağa uğraması beklenenin tersidir. Dindar aktivistlerin
başlangıçta hedeflerine ulaşmada batıcı aktivistlerin kullandığı ve toplumu değiştirmede
başarılı oldukları eğitim, kültür, sanat, edebiyat, günümüz açısından medya hedeflenen
araçlardı. Ancak dindar aktivistlerin daha çok etkin olan siyasi grupları yani
İslamcılar bu araçları hedeflerinden çıkarmış izlenimi vermekteler. Nadir yetişmiş
Necip Fazıl, Sezai Karakoç gibi değerleri yeri geldiğinde kullanmak onlar için
yeterli olmalı ki yeni değerler, sanatçılar, düşünürler yetişmesi ve yetiştirme
hedefleri yok gibi görünüyor. Burada hedeften sapma, hedefe ulaşmada
kullanılacak araçların değişmesi söz konusu gibi görünüyor. Siyasal yaklaşımlar
kısa süreli etkin bir araç olabilir belki ama uzun süreli etkin hedef araçları
esasen eğitim, kültür ve sanattır. Muhtemelen yanılıyorumdur, hedeften
sapılmamış belli bir aşamadan sonra tekrar etkin ve faal olarak devam edilecektir.
Yazıya
koyduğumuz başlık olumsuzluk izlenimi vermesin. Asıl kastettiğimiz son
zamanlarda İslamcıların kültür, sanat, edebiyata ilgisizliğidir. ‘İslamcıların
Kültüre İlgisizliği’ni dilimizdeki söyleyiş kolaylığı ve özelliği, birazda daha
etkin olması açısından kültürelsizliği kısaltmasını kullandık.
Yorumlar
Yorum Gönder